Aşağıdaki hikaye tamamen ironik, kimseyi hedef almayan bir senaryodur.
Arkada kimsenin tahmin edemeyeceği kadar büyük bir plan vardır. Yurt dışından dev bir yatırımcı, o ülkenin milyonlarca taraftarı olan bir spor kulübünü almak üzere düğmeye basar.
İlk adım olarak kulübün sosyal tesisleri dış görünüşü düzgün ama art niyetli kişilere kiralanır. Üyeler tesislerden yeteri kadar faydalanmadıklarını anladığında çok geç kalınmıştır. Kulüp içinde huzursuzluk başlar. Dev yatırımcı perde arkasında ellerini ovuşturmaktadır.
İkinci adım sportif alanda atılır. Mevcut kulübün çok kötü yönetilmesi ve sportif olarak arka arkaya birkaç sezon başarısız olması gerekmektedir. Bunun için kulüp idaresini oluşturan ve hiç biri spordan gelmediği için konu hakkında en küçük bir fikri olmayan yöneticilerin gözünü boyayacak marifette menajerler devreye sokulur.
Allayıp pullayıp büyük şamatalarla sporcular transfer edilir. Büyük hayallerle yapılan bu yüksek meblağlı abuk sabuk transferler zamanla kulübün bütçesini aşan yükler getirmeye başlar. Takımı kurtarmak bir yana kadroya bile giremeyen beşinci sınıf sporcuları geri göndermek için üstüne para vermek zorunda kalan spordan anlamayan yöneticiler kendi aralarında suçlu aramaya başlarlar.
Uluslararası kurumlar önce transfer yasağı getirirler, sonra turnuvalardan men ederler, işler sokağa dökülür. Taraftarlar her karşılaşmada yönetimi istifaya davet eder.
Sonunda seçimli genel kurulda taraflar birbirlerini spora yakışmayacak bir üslupla suçlarlar. Büyük Plan başarıyla çalışmaktadır.
Toplum Mühendisleri takımın saf ve iyi niyetli taraftarlarını önce parçalamaya, sonra da birbirine düşman etmeye başlarlar.
Yeni yönetim çaresizlik içinde finans kuruluşlarının kıskacından kurtulmak için eldeki varlıklarını satmaya çalışır ama birkaç sezondur adı hep yenilenler arasında yer aldığı için kulübün piyasa değeri düşmüştür. Geride sadece fedakar taraftarın ve bir avuç kongre üyesinin manevi desteği kalmıştır.
Spordan anlamayan yöneticiler sonunda çareyi siyasilerden yardım istemekte bulurlar. Günün şartlarına göre göze en uygun gözüken kurum aracılığı ile varlıklarını satmaya başlarlar. Aslında satışı yapabilecekleri bir ikinci alternatif de mevcut değildir.
Yönetim, bir süre üyeleri ve taraftarı daha güzel günlerin geleceği hayali ile sakinleştirmeye çalışır. Hedef, satışlardan gelecek olan paralarla finans kuruluşlarında biriken borçlardan ve onun faizinden kurtulmaktır.
Olaylar yönetimin planladığı gibi değil, dev yatırımcının yönlendirdiği gibi gelişmeye devam eder. Borç artmaya devam etmektedir. Üyeler kontrolsüzce harcanan paraların hesabını sormak ister. Toplanan bilgiler dudak uçuklatıcıdır. Kimse açıklamaya cesaret edemez.
Taraftarın yönlendirilmesi için son adımlar atılır. Toplum Mühendisleri kulübün şampiyonluklarla dolu, çok başarılı ve parlak günlere ulaşabilmesi için mutlaka dev bir finans kurumuna satılması konusunda yaptıkları yayınlarla basını ve sosyal medyayı arkalarına alarak son darbeyi indirirler.
Artık taraftar sadece yönetimin istifasını değil, o büyük, zengin kurumun kulübün başına geçmesini arzulamaktadır.
Bu senaryo geçtiğimiz yıllarda gerçekleşen ünlü İngiliz Kulübünün bir yabancıya satılması ile ilgili değildir. Ülkemizin tüm spor kulüplerini bekleyen bir senaryodur.
Kulüplerini, renklerini seven her taraftar bu senaryonun sanki kendi kulübü için yazılmış olduğunu düşünebilir.
Aslında haksız da sayılmaz…
Bir Cevap Yazın