SAYGISIZ YARATIK: İNSAN

Trafik Canavarı Evimin küçücük bahçesinde oturmuş kuş seslerini ve Temmuz Böceklerinin cazırtısını dinliyordum. (Dünyanın her yerinde onlara Ağustos Böceği denir ama bu mahluklar Bodrum’da Temmuz’da öterler). Ben doğanın seslerini dinlerken siteye yeni taşınan yazlıkçıların kavgasıyla irkildim. Birbirlerini gürültü yapmakla suçlayarak önce hanımlar bir şamata koparttılar, az sonra işe erkek sesleri de karıştı, münakaşa uzadı ve anlaşma sağlanamadan her iki taraf da birbirine küserek (bu kelime hafif kaldı!) kapılarını kapatıp evlerinin içine geri çekildiler. “Neyse, hafif atlattık, bahçe aletleri ile birbirlerine saldırmadılar en azından” diye düşündüm. (Galiba taraflardan biri çok iri yapılıydı!) Aynı gün Oasis istikametinden gelip, Konacık Jandarma kavşağında sola doğru eski Üniversal Hastanesi yoluna sapmak üzere ışıklarda bekliyordum. Bize yeşil yandı, tam yola girmeye yaklaşırken Bodrumda İstanbul’daki gibi istediğini yapabileceğini sanan 34 plakalı bir BMW kırmızıda bekleyen enayi (!) şöförleri sollayıp benim üstüme doğru hızla geldi. Kayarak durdum, arkamdakiler de fren yaparak bana çarpmamak için sağa sola dağıldılar. Uyanık İstanbullu arada kalan kıl payı mesafeden geçti ve onlara kırmızı yanmasına rağmen yola çıkıp gitti. Ne yapmalı? Çalışan bir trafik kanunu var mı? Şikayet etsem adamın canını yakacak bir ceza var mı? İster istemez Almanya’daki günlerimi düşündüm. O terbiyesiz çiğnediği en az üç trafik kuralından dolayı ehliyetini kaybetmekten ve çok acıtıcı bir para cezası ödemekten sonra bir daha aynı pisliği yapmayı aklının köşesinden bile geçiremezdi. Biz ne zaman medeni insanların yaşadığı bir ülke olacağız? Torunlarımız görebilecek mi acaba?