EFSANE KÜREKÇİ TONGUÇ

Artık Sadece Gönüllerde Yaşayacak

Radikal gazetesi Spor Bölümü Spor Editörü Sn. Necil Ülgen’in dikkatine:

Geçtiğimiz Nisan ayında Almanya’da vefat eden Türk küreğinin unutulmaz ismi Tonguç Türsan hakkında gazetemizde çıkan yazım üzerine onun iki çiftedeki ekip arkadaşı Edip Öke’den bir mektup aldım. Eski günleri yad eden nostaljik bir hatıra yazısı. Hiç değiştirmeden gönderiyorum. Gazetemizde yayınlanırsa Tonguç ağabeyin mezarına bir çiçek koymuş gibi olacağım.

Celal Gürsoy (16.05.1997)

 

EFSANE KÜREKÇİ TONGUÇ

Artık Sadece Gönüllerde Yaşayacak

Dünyaya gelişi 1927. Anadoluhisarında bir yalı, erguvanlar, yunuslar, pırıl pırıl bir sabah.

Dünyadan ayrılışı 1997, Darmstadt, ıssız, soğuk, karanlık bir akşam.

Renkli kişilik ve yaşamını özetlemek ne mümkün. Sevgili Tonguç Türsan, soylu yüz çizgileriyle bir bronz heykel kadar güçlü ve zarif görünümüyle herkese karşı her zaman saygılı, içi sevgi dolu, bütün güzellikleri ailesi, arkadaşları ve yetiştirdiği genç kürekçilerle paylaşan, armonik, piyano çalan, beste yapan, satranç oynayan, mesleğinde son derece ciddi, hayatının her döneminde her konuda dorukta, yapıcı, yaratıcı, gerçek bir İstanbul Beyefendisinin Almanya’daki mümtaz temsilcisi, bulunmaz insan.

Eski İstanbullular, eski Boğaziçi yalılar. Doğa tertemiz, mavi ve yeşil. Deniz berrak, bir başüstüne yüzükoyun yatıp on kulaç derinlikteki menevişleri seyretmek mümkün. Bembeyaz martılar, tül kanatlı balıklar, nerden gelir, nereye gider, kimseler bilmez, köpüklere tutkun bahri kuşları. Leylaklar, manolyalar, güller, bülbüller, bir renk, bir ahenk, bir cümbüş, yudum yudum yaşanan sessiz bir güzellik. Bugün hayal edilmesi bile zor, denizde motorlu tekne, karada motorlu araç yok. Ulaşım için sadece el sallayan her çocuğu mutlaka selamlayan güleryüzlü kaptanlarıyla, cefakar iskelelere sabah, öğle akşam birkaç kez uğrayan güzelim vapurlar ve bir ekmek parası için nöbette bekleyen, tiril tiril minderli sandallar, sabırtaşı kayıkçılar var. Çocukların, gençlerin yetişmesinde aileler kadar komşu amcalar, teyzeler de söz sahibi. İşte sevgili Tonguç, adeta denizle kardeş, bu emsalsiz sevgi ve saygı ortamında yetişiyor, serpiliyor.

16 yaşında Alman Lisesine giderken civar yalılardaki arkadaşlarıyla bir kürek takımı kurarak Galatasaraylı oluyor. Bu dört tek, (Turan, Selim, Ahmet, Tonguç) hiç geçilmeden yıllarca şampiyon oluyor. Daha sonra Fenerbahçe’de iki çifte ve tek çifte çalışmaya başlıyor. Almanya’ya gidinceye kadar yıllarca her yarışa giriyor, gene hiç kaybetmiyor, şampiyonluklar birbirini izliyor. Tek çiftede rakipsiz kaldığı, büsbütün yıldızlaştığı dönem. Dört saat içinde Tek çifte, iki çifte, dört tek ve sekiz tekte 4 kupa birden kazanıyor, bu kadar güçlü. Ve hemen ertesi sabah erkenden İstinye-Sarıyer-Beykoz-İstinye çalışmasını ihmal etmiyor, bu kadar disiplinli. İlk uluslar arası yarışlar için gemiyle yola çıkılıyor. Ömründe ilk defa Pire’de Skif görüyor. Ertesi gün Napoli’de bir çalışma daha yapıyor. İki gün sonra inanmak için görmüş olmak lazım, Rüsselsheim’da tek çifte gençler şampiyonu oluyor. Bu kadar yetenekli.

Darmstadt Teknik Üniversitesinde öğretimi tek çiftede sayısız birincilikler, şampiyonluklar kazanıyor. O kadar başarılı ve o kadar güzel kürek çekiyor ki haftalık kürek dergileri “tam kapak” resmini basıyor ve altına kelimesi kelimesine “Herr Türsan şu şehirde, şu gün, şu saatte bize gene bir kürek ziyafeti çekecek” diye yazıyor. Başarılarla dolu bu uzun dönem sırasında Türkiye’ye uluslar arası “Golden Skif” yarışında birinci gelerek çok değerli bir kupa ve Barselona Akdeniz Olimpiyatlarında bir gümüş madalya kazandırıyor.

Kısa tatiller hariç devamlı yurt dışında kalmasına karşın Türkiye’de hiç unutulmuyor. Cumhuriyet’in 50. yılı onuruna her dalda tek sporcu seçimi için uzun ve yoğun çalışmalar yapılırken sevgili Tonguç tartışmasız, rakipsiz “Elli Yılın Kürekçisi” seçiliyor.

Daha sonraki yıllarda hayatındaki en önemli konu daima kürek, Frankfurt’ta şef mühendis olarak çalışırken artık uluslar arası diplomalı bir antrenör, oğlu dahil pek çok başarılı kürekçi yetiştiriyor, devamlı seminerler düzenliyor, eyaletler arası yarışlar yönetiyor. Ve uzun seneler boyunca gördüğü saygının sonucu şerefine özel bir jübile düzenlenerek Darmstadt Kürek Kulübü Onur Üyeliğine seçiliyor. Seneler seneleri kovalıyor.

Sonra… Sonra Galatasaray’ın Fenerbahçe’nin ve milli takımın unutulmaz kaptanı sevgili Tonguç’umuzun sağlığı birdenbire bozuldu. Bir kere bile “of” demedi ama özellikle son ayları çok ızdıraplı geçti. Karaciğeri durdu, bütün iç organları kanamaya başladı.

Teknede istediği hıza ulaşınca bir an başını çevirir bariton sesiyle ve son derece ciddi “esiyoruz abi” derdi. Kulvarlarda rüzgarlar gibi esen “Geçilmez Tonguç” son haftalarında durmadan ve son telefonunda dediği gibi “Asla Kürek Boşlamadan” soğuk, ıssız ve ışıksız bir denizin ortasında kara giysili, kara tekneli, kara kürekli biriyle yarıştı.

Yarış bitti ama o sırada hava tamamen kararmıştı, sonucu belli olmadı.

Biz eski kürekçiler Tonguç’a zaten hep hasret yaşadık, onu gene çok özleyeceğiz. Şimdi Darmstadt nurlar içinde, büyük acımızı içimize gömmekten, gene orada yaşamakta olduğunu hayal etmekten başka çaremiz yok.