OLİMPİYATLARDAN ANEKTODLAR

Günümüzden 120 yıl önce bu gün 6 Nisan 1896’da ilk Modern Olimpiyat Atina’da 14 ülkeden yaklaşık 241 sporcunun katılımı ile başladı.

3-1896_Olympic_opening_ceremony

2012 Londra’ya kadar gerçekleşen 31 olimpiyat hakkında önemli olayları ve kürek sporu için olabildiğince detaylı bilgileri 2014 yılında yayımlanan 600 sayfalık Olimpiyatlarda Kürek kitabımda yazmıştım. Bu gün olimpiyatlarda dikkati çeken anekdotlardan derlediğim bir yazıyı beğeninize sunuyorum.

COUBERTİN OLAYLARI

Modern Olimpiyatların mucidi Baron de Coubertin buluşları ve katılımları ile olimpiyatları daha cazip bir hale getirmeye çalışmıştı. Bunlardan ilginç olan birkaç olayı aşağıda sıraladım:

Coubertin, 1907 yılında İstanbul’u ziyaret etmişti. Mühendishane-i Hümayun’da jimnastik ve eskrim öğretmenliği yapan Selim Sırrı Bey ile zamanın ünlü Tokatlıyan Oteli’nde buluşan Baron, bizzat Selim Sırrı Bey’den bir Olimpiyat Komitesi kurmasını rica etmişti. Tatavla Heraklis Jimnastik Kulübü, sporcusu olan Mulos efendi, Galatasaray Lisesi öğrencisi idi. Baron Pierre de Coubertin İstanbul a geldiğinde, edebiyat öğretmeni M. Juery tarafından Baron’a rehber olarak verilmişti ve İstanbul’da bulunduğu süre içinde ona eşlik etmişti.

Baron Pierre de Coubertin, gerek bu genç jimnastikçiye bir armağan, gerekse Türkiye’deki kişisel temsilcisi Selim Sırrı (Tarcan) Beye bir jest olarak Aleko Mulos’u özel olarak Londra’ya çağırmış ve gerekli belgeleri de Londra Olimpiyat Oyunları Organizasyon Komitesi’ne kendi hazırlayıp sunmuştu. Aleko Mulos, yarışmalarda dereceye giremedi ama Olimpiyata katılan ilk sporcumuz ünvanını aldı.

1912’den 1948 Olimpiyatına kadar yedi organizasyonda spor karşılaşmalarından başka sanat temalarında da madalyalar verildi. 1912 oyunlarında 18 farklı sanat konusunda birinciler belirlendi. Literatür konusunda madalya Georges Hohrod’a verilmişti Daha sonra bu kişinin aslında Baron Pierre de Coubertin olduğu ortaya çıktı.

1912 Stockholm Olimpiyatında ilk defa olarak Pierre de Coubertin’in buluşu olarak tanıtılan Pentatlon yarışları düzenlendi, aslında Pentatlon Antik Olimpiyatlar zamanında M.Ö. 708 yılında yarışma programına dahil edilen koşu, uzun atlama, disk atma, mızrak atma ve güreş gibi beş spor dalından oluşan kategori idi ve Yunanca´da “Penta” (beş) anlamına gelen kelimeden gelmekteydi.

Baron Pierre de Coubertin, dünya gençliğinin ve barışın sembolü olarak kurduğu Olimpiyatların politikaya alet edildiğini belirterek 1924 Paris Olimpiyatının ardından IOC başkanlığından ayrıldı.

 

MARATON YARIŞI NEDEN 42.195 METREDİR?

Birçok kaynakta Maraton Yarışının uzunluğu olan 42.195 metrenin antik Yunandan geldiği belirtilir. Gerçekten de içeriği değişik olmakla birlikte en tutarlı antik tarih bilgilerine göre İÖ 490 yılında Atinalılar ile Persler arasında Maraton bölgesinde yapılan savaşı Atinalılar kazanır, efsaneye göre asker Pheidippides zaferi müjdelemek için savaş alanından Atina’ya kadar olan yaklaşık kırk kilometrelik yolu koşar. Olimpiyatlarda ilk Maraton Yarışı 1896 Atina Olimpiyatında bu efsane koşucu adına düzenlendi. Yarış tarihte anlatılan parkurda yapıldı ve Yunanlı bir köylü olan Louis’in birinciliği ile sonuçlandı.

Maraton’un günümüzdeki koşu mesafesinin tam olarak belirlenmesi 1908 Londra Olimpiyatında oldu. Atina’da koşulan mesafe İngiliz ölçülerine göre 25 mil olarak belirlenmişti. Ancak Londra’da yarışın Kraliyet Sarayının önünde başlayıp stadyumda Kraliyet Locasının önünde bitmesini isteyen organizatörler mesafeyi 26 mil 385 Yard’a çıkarttılar. Bu mesafe 1924 Paris Olimpiyatında 42.195 m olarak resmen kabul edildi.

 

İNGİLİZ ÖLÇÜLERİ

Yukarıdaki örnekte olduğu gibi İngiliz ölçüleri uzun süre başka spor branşlarında da karışıklığa sebep oldu. Bunlardan biri de kürek sporuydu. Olimpiyatlarda İngiliz Kürek Akademisinin kurallarını uygulayarak başlayan organizatörler senelerce sabit bir parkur uzunluğu belirleyemediler.

Kürek yarışlarının ilk olarak yapıldığı 1900 Paris Olimpiyatında parkur 1750 metre idi. 1904 yılında Yarış parkuru 3218 metre uzunluğunda idi ve sadece Dört Tek ve Sekiz Tek ekipleri parkuru düz gidip finişe varıyorlardı, diğer tekneler parkurun ortasında dönüp geriye gelerek başladıkları yerde finiş yapıyorlardı.

1908 Londra Olimpiyatında 2412 metre oldu.

İngiliz ölçülerine uyulmaya çalışıldığı için mesafeler bu şekilde değişken olmuştu. Daha sonra FISA’nın müdahalesi ile 1912 Stockholm Olimpiyatında parkur günümüzdeki gibi 2000 metre yapıldı ancak 1948 Londra’da olimpiyat mantığına hiç uymayan bir şekilde Henley’de yarışlar 1850 metrelik ve sadece iki teknelik bir parkurda yapıldı.

Günümüzdeki altı teknelik 2000 metrelik parkur konsepti Roma Olimpiyatında kürek yarışlarının yapıldığı Albano Gölündeki parkur esas alınarak düzenlenmiştir.

OLİMPİYATLARDA MARATON SKANDALLARI

1900 Olimpiyatında oyunların sembolü olan maraton yarışını ev sahibi ülkeyi temsil eden Fransız Michel Theato kazandı ama tartışmalar yıllarca sürdü. Amerikalı atletler geçilmediklerini ve Fransızların kestirme yolları kullanarak birinci geldiklerini söylemişlerdi. Amerikalılar çamurlu bir şekilde finişe gelirken, Fransızların tertemiz yarışı bitirmesi hakikaten dikkat çekmişti. Yıllar sonra da, yarışın galibi Theato’nun Lüksemburglu olduğu ortaya çıkmıştı.

Theato, Paris’te bir fırıncının çıraklığını yapıyordu. Böylece Maraton madalya töreninde Fransızların milli marşı La Marseillaise aslında bir Lüksemburglu için çalınmıştı. 1878 doğumlu Michel Theato, Pariste 22 yaşında finişe girerken maraton yarışını kazanan en genç atlet ünvanını da kazanmıştı.

1904 St. Louis Olimpiyatında  Maraton yarışı çok engebeli bir parkurda yapıldı, 32 derece sıcakta koşulan yarışı 36 atletten sadece 14’ü bitirebildi. Birinci olan Thomas Hicks parkuru ancak üç buçuk saate bitirirken çıplak ayakla koşan Güney Afrikalı Len Tau’yu bir köpek kovalamaya başlayınca parkuru uzatmak zorunda kalarak ancak dokuzuncu oldu.

Amerikalı Fred Lorz ise Maraton Yarışının bir bölümünü arabaya binerek geçtiği için diskalifiye oldu.

 

1908 Londra Olimpiyatı Maraton Yarışında Sherlok Holmes kitaplarının yazarı olan Sir Arthur Conan Doyle Saha Hakemi idi. İtalyan maratoncu “bücür” Dorando Pietri, stadyuma girdikten sonra defalarca sendelemiş, Doyle ve bir diğer hakemin yardımıyla finişe gelmişti.

 4-1908 Dorando_Pietri

Resim: Maraton yarışının son metreleri

Amerikalıların itirazıyla diskalifiye edildiyse de, ertesi gün İngiliz Kraliyet Ailesi’nin isteğiyle kendisine özel bir madalya verilmişti. Yarışı bitirmek için gösterdiği gayret maratonun felsefesine çok uygundu. Altın Madalya Amerikalı koşucu Johnny Hayes’ın olmuştu. İtalyan atletin ardından kaleme sarılan Sir Arthur Conan Doyle, onun kasabasında açacağı fırın için 300 Sterlin toplanmasına önayak olmuştu. Ancak iş bununla bitmedi, diskalifiye edilecek bir atletin neden yerden kaldırılıp koşmaya zorlandığı sorusunun cevabı tam 48 yıl sonra 1956 yılında hayata gözlerini yuman yarış hakeminden geldi. Hakem ölüm döşeğinde: “Dorando Pietri, doping aldığından hakemler kendisini koşturmak zorunda kaldı” dedi. Onun gibi öldürücü bir yarış çıkaran bir atleti halkın gözünde suçlu göstermek istememişlerdi.

 

1912 Stockholm Olimpiyatında Maraton yarışında Japon atlet Shisö Kanaguri aşırı sıcaktan bunalarak parkur üzerindeki bir evin önünden geçerken evin sahibi kendisine bir bardak su teklif etti. Evin gölgesinde suyu içip uzanan ve uykuya dalan Shisö tam bir gün sonra uyandı, onun yarışı bitirmediğini kimse fark etmedi. Aradan 54 yıl geçti. Olimpiyat Komitesi hatasını tamir etmek için Shisö’yü Stockholm’e davet etti, yarım bıraktığı parkuru tamamlattı ve Katılım Belgesini verdi.

 

6-Akhwari

Resim: John Stephen Akhwari

Maraton yarışı sonuçlanalı bir saati geçtikten sonra giriş kapısından bir siyahi atlet gözükür. Koşma ile yürüme arası bir şekilde seke seke ilerler ve bitirme ipini göğüsler. Böylece Tanzanyalı John Stephen Akhwari Mexico’daki 1968 Olimpiyatında tarihe geçer.
Atlet yarış sırasında bir kaza geçirmiş ve yaralanmış, tedavisi yapılmış ama bacağı hala kanamaktadır. Stadyumda kalan küçük bir kalabalık atleti alkışlar. Tanzanyalı atlet bir gazetecinin sorusuna şöyle cevap verir: “Beni ülkem buraya yarışa başlayayım diye değil yarışı bitireyim diye yolladı”.

 

 Gabriela-Andersen-Schiess

Resim: Gabriela Andersen-Schiess

Kadınlar Maraton yarışı ilk olarak 1984 Los Angeles Olimpiyatında gerçekleşti ve Amerikalı Joan Benoit birinci oldu. İsviçreli koşucu Gabriela Andersen-Schiess stadyuma girdiğinde hem sakatlanmıştı hem de bilinci yerinde değildi, finiş çizgisini göremiyordu, sağlık görevlilerinin yardımı ile yönünü bulup yarışı son yedi kişinin önünde bitirmeyi başardı ve finiş çizgisinde düştü.

2004 Atina Olimpiyatında maraton yarışı 1896 yılında koşulan tarihi parkurda gerçekleştirildi.

2004 Atina Olimpiyatında Erkekler Maraton yarışında Brezilya’lı Vanderlei de Lima yarışın bitimine on kilometre kala 48 saniye önde giderken kendisine saldıran bir seyirci yüzünden yarışın kontrolunu kaybetti ve üçüncü oldu.

 

9-2004 Maraton saldırısı

Resim: Vanderlei de Lima ve Cornelius „Neil“ Horan

Saldırganın daha önce başka spor müsabakalarında da olay yaran Cornelius „Neil“ Horan olduğu belirlendi. Neil, Katolik Kilisesinden uzaklaştırılmış İrlanda’lı fanatik bir dinciydi. 1947 doğumlu Neil dünyanın sonunun geldiğine inanırdı. Daha önce de 20 Temmuz 2003 tarihinde İngiltere-Silverstone Formel-1 yarışında piste atlayarak yarışın duraklamasına sebep olmuş ve hapis cezası almıştı.  Atina’daki müdahalesinden sonra da Neil bir yıl hapis ve 30.000 Euro ceza aldı. Brezilya’lı maratoncu Lima, olaya rağmen yarışa devam ederek gösterdiği sportmenliğe örnek davranışı yüzünden daha sonra Pierre de Coubertin Centilmenlik Madalyası ile onurlandırıldı.

 

 

OLİMPİYATLARDA PROFESYONEL SPORCULAR

jim-thorpe-my-fathers-bones-feat

Resim: Jim Thorpe

1912 Stockholm Olimpiyatında Kızılderili Wa Tho Huck (Jim Thorpe) Dekatlon ve Pentatlon yarışlarında birinci oldu ancak bir yıl sonra Madalyalarını geri vermek zorunda kaldı. Çünkü daha önceleri bir Beysbol maçına katılıp 60 Dolar aldığı belirlenmiş ve Amatörlük özelliği kaybolmuştu. Wa Tho Huck 1953 yılında öldü ama 1982 yılında amatörlüğü tekrar tanımlayan IOC Madalyaları ailesine geri verdi.

 

1928 Amsterdam Olimpiyatında son üç madalyasını kazanan, Olimpiyatlarda 9 Altın, 3 Gümüş Madalya kazanmış, 22 Dünya rekoru kırmış olan Finli atlet Paavo Nurmi ısmarlanan bir yemek ücreti yüzünden amatörlük özelliğini kaybederek Olimpiyatlardan ömür boyu uzaklaştırıldı. Aktif sporculuk hayatının bitmesi üzerine antrenörlük yaptı, daha sonra yaptığı işlerden kazandığı parayla Finlandiya’nın en zengin insanlarından biri oldu, 1952 Helsinki Olimpiyatında Meşaleyi yakma şerefi ona verildi.

 

Basketbolda 1984 Los Angeles Olimpiyatında NBA oyuncularından üç as oyuncu Michael Jordan, Patrick Ewing ve Chris Mullin Amerika’ya Altın Madalya kazandırmıştı. Bir sonraki olimpiyat olan 1988 Seul Yaz Oyunlarında Amerikan basketbol takımı son kez NBA oyuncuları olmadan müsabakalara katıldı ve Bronz aldı. Bundan sonra IOC, Amerika’nın baskısıyla  amatörlük anlayışını değiştirince NBA oyuncuları da 1992’den itibaren olimpiyatlara katılmaya başladılar ve Dream Team adı altında ilk kez takım halinde 1992 Barselona Olimpiyatına katılarak Altın Madalya kazandılar. Amerika rakiplerinden çok üstün olan Dream Team ile 1996 Atlanta Olimpiyatında da Yugoslavya ve Litvanya’nın önünde Altın Madalya kazandı. Amerika 2000 Sydney’de de Fransa ve Litvanya’yı yenerek Altın Madalya kazandı ancak yüksek motivasyonlu ve kendini yenilmez sanan Dream Team 2004 Atina Olimpiyatında ile maçında Porto Rico karşısında 92-73 mağlup olmaktan kurtulamadı, sonunda olimpiyatı Arjantin ve İtalya’nın ardından üçüncü olarak bitirerek Bronz Madalyada kaldı.

 

cassius clay and medals

Resim: Cassius Clay

1960 Roma Olimpiyatında daha sonra profesyonel olacak ve Muhammed Ali olarak adını değiştirecek olan Boksör Cassius Clay, kariyerinin tek Olimpiyat Altın Madalyasını kazandı.

1964 Tokyo  Olimpiyatında Amerikalı geleceğin ağır kilo boks şampiyonu Joseph William “Smokin Joe” Frazier amatör sporculuğunun son yılında 20 yaşında ilk ve tek Olimpiyat Altınını kazandı.

1976 Montreal Olimpiyatına katılan Amerikalı boksörler Sugar Ray Leonard, Leon Spinks, Michael Spinks, Leo Randolph ve Howard Davis Jr. branşlarında Altın Madalya kazandılar. Bu Amerika’nın Olimpiyatlara getirdiği en kuvvetli Boks Takımı oldu. Howard Davis daha sonra profesyonel olarak 60 kiloda Dünya Boks Şampiyonu oldu.

 Nadia_Comaneci_1.00

Resim: Nadia Comaneci

Aynı Olimpiyatta 14 yaşındaki Romen Jimnastikçi Nadia Comaneci 10 puan alarak üç Altın madalya kazandı. Skorboard sadece üç haneli olduğu için 1.00 gösterebilmişti.

 

OLİMPİYATLARIN EN GENÇ VE EN YAŞLI SPORCUSU

DimitriosLoundras2_crop_north

Resim: Dimitrius Loundras madalya kazanan diğer sporcuların arasında.

1896 Olimpiyatının en genç sporcusu 10 yaşındaki Yunanlı Jimnastikçi Dimitrius Loundras Bronz Madalya kazandı, Loundras iki Dünya Savaşına da katılmış ve Amiral olmuştur. Loundras, 2012 Olimpiyatına kadar yapılan tüm Olimpiyatlarda yarışmış en genç sporcudur.

1900 Paris Olimpiyatlarında bazı kürekçiler ülke bayrağı gözetmeden karma ekipler yaparak yarışlara katıldılar. Bunlardan İki Tek Dümencili yarışlarına karma ekip olarak katılan François Brandt – Roelof Klein – İsmi bilinmeyen dümenci ile (7.34.2) birinci olurken Olimpiyat tarihinde bir ilke de imza attılar. “İsmi Bilinmeyen” dümenci yarış öncesinde sokaktan çağrılan 7-12 yaş arasında olduğu tahmin edilen bir Fransız idi.  Böylece “İsmi Bilinmeyen Dümenci” olimpiyat tarihinde yarışlara katılan ve madalya alan en genç sporcu oldu ama adı bilinmediği için kayıtlara geçmedi.

1908 Londra Olimpiyatında İngiliz Kadın Okçu Sybil Newall 53 yaşında birinci olarak Modern Olimpiyatlarda Altın Madalya kazanan en yaşlı kadın sporcu oldu.

1920 Anvers Olimpiyatında bütün zamanların en yaşlı Olimpiyat Sporcusu seçilen İsveçli Atıcı Oscar Swahn, 72 yaşında yarıştı ve Gümüş Madalya kazandı. Swahn, 1908’de 60 yaşında, 1912’de 64 yaşında da Altın Madalyalar kazanmıştı.

aladargerevich2

Resim: Aladar Gerevich

1960 Roma Olimpiyatına son kez katılan Macar Eskrimci Aladar Gerevich (1910-1991) altıncı Olimpiyatında takımı ile birlikte altıncı Altın Madalyasını kazandı. (1932-36-48-52-56-60). Arada iki Olimpiyatın harp dolayısıyla yapılmadığı düşünülürse sporcunun ne kadar uzun süre aktif olduğu anlaşılır.

1992 Barselona Olimpiyatında Tramplen Atlama dalında 13 yaşındaki Çinli Fu Mingxia Altın Madalya alarak kendi branşında en genç Altın Madalyalı sporcu ünvanını kazandı.

Aynı Olimpiyatta Japon Kadın yüzücü 14 yaşındaki Kyoko Iwasaki, 200m Kurbağalamada Altın Madalya alarak bu branşta madalya alan en genç sporcu oldu.

Türkiye’nin olimpiyatlarda madalya kazanan ilk en genç ismi 2004 Atina’da 17 yaşında Gümüş Madalya kazanan Boksör Atagün Yalçınkaya’dır.

Olimpiyatlara katılan en genç sporcumuz 2008 Pekin Olimpiyatına 15 yaşında yarışan yüzücümüz Ediz Yıldırımer oldu.

 

OLİMPİYATLAR VE ÇEVRE

1900 Olimpiyatında Uçan Hedef atış müsabakalarında canlı güvercinler kullanılmıştı. Yarışmalar boyunca 300 güvercinin öldürüldüğü tahmin edilmektedir.

1956 Melbourn Olimpiyatında açılış töreninin ardında 17 yaşındaki Avustralyalı John Ian Wing Organizasyon Komitesine bir dilekçe verdi. Wing, kapanış töreninde sporcuların açılış törenindeki gibi ülkelerinin bayrakları ardında sırlanması yerine karışık olarak hep birlikte stada girmelerini dilemişti ve bundan sonra kapanış merasimleri John’un dilediği gibi oldu. IOC, yıllar sonra bunu hatırladı ve 2000 Sidney Olimpiyat Köyünde bir caddenin adı John Ian Wing olarak adlandırıldı.

 6-Munich_subway_Olympiazentrum

Resim: Münih Metrosu 

1972 Münih Olimpiyat Parkı, Olimpiyat Stadyumu, Olimpiyat Köyü ve şehirle olan Metro bağlantısı Almanların mühendislik becerilerine örnek olarak gösterildi.

3-St_Pancras_railway_station_MMB_31_395018

Resim: Olimpic Javelin

2012 Oyunlarına hazırlanan Londra şehri ulaşım sorununu da çözerek müsabakalar boyunca Olimpiyat Parkına saatte 25.000 kişiyi taşıyabilecek bir seviyeye ulaştı.  Ulaşımda en büyük ilgiyi Olimpic Javelin adı verilen hızlı tren gördü.

2012 Londra Olimpiyatı hazırlıkları yapılırken çevre düzenlemesi amacıyla Olimpiyat Köyü çevresine 500 kuş ile 150 Yarasa yuvası yerleştirildi.

 

ORGANİZASYON FİYASKOLARI

1904 St. Louis Olimpiyatında spor tesisleri bakımından St.Louis şehri elinden geleni yaptı ama yüzücülerin kent yakınındaki bir göl ortasına konan bir saldan yarışa başlamaları protestolara sebep oldu.

3-Yüzücülerin saldan startı

Resim: Yüzme yarışlarının başlatıldığı sal

1904 St. Louis Olimpiyatına katılım uzaklık nedeniyle çok düşük oldu. Olimpiyat, ülkeler ve bireysel sporcular arasında değil, sanki Amerika’nın en büyük iki rakip spor kulübü arasında geçti. Basının da desteklediği bu çekişme sonunda New York Athletic Club küçük bir farkla Chicago Athletic Association’ı geçti.

Olimpiyatlardaki ilk uluslar arası olaylar 1908 Londra’da oldu. Ülkeler bayrakları ile açılış seremonisine katıldı ancak o gün bir çok problem yaşandı. Amerikan  ve İsveç bayrakları bulunamadı, Rusya işgalinde olan Finlandiya’nın Olimpiyata katılması Rusya’nın şartlı izni ile gerçekleşmişti. Finliler Rus bayrağı altında yarışacaklardı ancak daha açılış gününden itibaren sporcular tarafından Fin bayrakları açıldı. Amerikalı sporcuların bir çoğu İrlanda’dan göç etmişlerdi ve bu atletler Olimpiyat boyunca İngiltere’yi protesto eden açıklamalar ve davranışlarda bulundular. Amerikalılar, İngiliz hakemlerin taraf tuttuğunu iddia ettiler.

london-1908-olympics-rowing-event-on-the-thames-at-henley-BXPYT5

Resim: 1908 Henley

1908 Londra Olimpiyatında kürek sporu 28 / 31 Temmuz 1908 tarihlerinde dört tekne sınıfında gerçekleşti. Geleneksel Henley Kraliyet Yarışları parkurunda yapılan karşılaşmalarda Madalya sıralaması nehrin dar yapısı yüzünden iki teknenin yarışmasına göre belirlendi. Sadece birinci gelen ekipler Altın Madalya alırken ikincilik ve üçüncülük ödülleri Olimpiyatın diğer yarışma branşlarına uyum sağlamak için verildi. Parkur 1.5 mil (2412 metre) idi.

1912 yılındaki Olimpiyat Oyunlarında ilginç hakem kararları uygulandı. O tarihte uygulanan kurallara göre güreş müsabakalarında, taraflardan birinin galip gelebilmesi için rakibini mutlaka tuşlaması gerekiyordu. Bu nedenle birbirine üstünlük sağlayamayan güreşçiler, kaçak güreşiyor, işi uzattıkça uzatıyorlardı. Hafif Ağır Kilo finalinde İsveçli Anders Ahlgren ile Finlandiyalı Ivar Böhling karşılaştılar. Güreş dokuz saat sürdü. Hakemler beraberlik ilan ederek iki sporcuya da Gümüş Madalya verdiler. Böylece ilk kez bir kategoride Altın Madalya verilmedi. Orta Ağır kategorisinde Rus Martin Klein ile Finlandiya’lı Alfred Asikainen’in karşılaşması 11 saat 40 dakika sonunda Klein’ın galibiyeti ile sonuçlandı ancak Rus sporcu yorgunluktan final karşılaşmasına çıkamadı. Gene de kendisine Gümüş Madalya verildi.

1920 Anvers Olimpiyat Oyunlarının en eğlenceli olayı İtalyanların problemi oldu. Organizasyon Komitesi İtalyan Milli Marşını bulunamayınca gerektiğinde „O Sole Mio“ adlı şarkı çalındı.

Aynı Olimpiyatta İtalyan Sutopu takımı havuz suyunun soğukluğu dolayısıyla İsveç maçına çıkmak istemedi. Havuza sembolik olarak sadece bir oyuncu soktular, durum 7-0 olunca maçtan çekildiler.

Aynı Olimpiyatta 3000m Engelli yarışında bir hakem hatası yaşandı ve atletler bir tur fazla koşarak 3460m’de yarışı tamamladılar.

1948 Londra Olimpiyatında hava muhalefeti dolayısıyla bazı yarışmalar akşam karanlığına sarkınca atletler araba farlarıyla aydınlatılmış pistlerde koştular.

1956 Melbourn Olimpiyatında ilk ve tek olarak yaşanan bir olay atçılık müsabakalarında yaşandı. Avustralya’ya atların girmesi karantina bürokrasisine takılınca Atçılık yarışları beş ay önce 10-17 Haziran 1956’da İsveç-Stockholm’de yapıldı. Stockholm’de yapılan atçılık müsabakalarına 29 ülkeden 164 sporcu yarıştı.

Aynı Olimpiyatta Çinli oyuncular direğe yanlış bayrak çekildiği için tribünlere saldırıp bayrağı parçaladılar.

Melbourne Olimpiyatı “Arkadaşlık Olimpiyatı” olarak adlandırılsa da Macaristan- Sovyetler Birliği Sutopu maçında çıkan kavgaları polisin zorlukla yatıştırması unutulmadı. Neticede şampiyon olan Macar Takımı Amerika’ya bir gösteri maçına gittiğinde takımın yarısı sığınma hakkı istedi ve Macaristan’a geri dönmedi. Sonraları bu olay “Children of Glory” adlı filme konu oldu.

1964 Tokyo Olimpiyatına Libya bir sporcu ile katıldı ancak maraton yarışında adı yazılı olan sporcu yarışa katılmadan ülkesine geri döndü.

13-Bürgin-Melchior

Resim: Melchior Bürgin – Martin Studach

1968 Mexico Olimpiyatında 2000 metrenin üstünde yapılan müsabakalarda birçok atlet oksijen yetmezliği yüzünden problem yaşadı, en önemlilerinden biri kürek elemeleri sırasında gerçekleşti. İsviçreli İki Çifte Melchior Bürgin – Martin Studach ekibi Olimpiyat Madalyası hayal ederken Studach‘ın ilk eleme yarışında finişe birkaç metre kala kalp krizi geçirmesi ile zor anlar yaşadı. Bürgin, yedek sporcu ile ancak B Finale kadar gelebildi.

Mexico Olimpiyatında ilk defa doping testi yapılmaya başlandı. Dopingli olduğu belirlenen ilk atlet İsveçli pentatloncu Hans-Gunnar Liljeneall oldu. Yapılan testlerde sporcunun müsabakadan önce bira içtiği belirlendi.

1976 yılında düzenlenen 12. Kış Olimpiyatı da Avusturya-Innsbruch şehrinde düzenlendi. Aslında 1976 Kış Olimpiyatı Denver’de yapılacaktı. Ancak eyalet bütçesinin bu harcamayı yapmasını uygun görmeyen Denver halkı 1972 yılında yapılan referandumda hayır oyu kullandı. Bunun üzerine 1968 yılında da Kış Oyunlarını organize etmiş ve tesisleri hazır olan Innsbruck şehri 8 yıl sonra tekrar ev sahipliği yapma şansını elde etti. Böylece tarihte ilk kez halkın oyu ile bir şehir Olimpiyat düzenlemekten vazgeçti.

1984 Los Angeles Olimpiyatını (Romanya hariç) Doğu Bloğu ülkeleri, Libya ve (olimpiyatı düzenlemeye aday olmasına rağmen) İran boykot etmişti. Bu Olimpiyatta Doğu Bloğunun boykotu en çok halter branşında hissedildi. Dünyanın en iyi 100 haltercisinin 94’ü boykot nedeniyle Los Angeles’e gelmedi.

Modern Olimpiyatların 100. Yılı olması sebebiyle organizasyonun Atina’ya verilmesi düşünülürken IOC’nin Atlanta’yı seçmesi çok eleştirildi.

 

DEVŞİRME SPORCULAR

1904 St. Louis Olimpiyatında Amerikalılar, Afrika’dan yerlileri getirerek ancak 68 yıl sonra Olimpiyat programına konacak olan okçuluğu dünyaya tanıtmış oldular. Böylece olimpiyatlarda ilk devşirme sporcu yarıştırma işlemi Amerikalılar tarafından yapılmış oldu.

 

Bu konu daha sonraki yıllarda yönetmelikler gevşetilerek bütün ülkelerin kullandığı bir işlem haline geldi. Günümüzde Rus mili basketbol takımında bir Amerikalının oynaması son nokta oldu…

 

KOLAY MADALYALAR

1904 St. Louis Olimpiyatında kürek yarışlarının madalyalarının (bir gümüş hariç) tümü Amerikalıların oldu. Yarışlara bir teknede katılan Kanada’nın dışında yarışan başka ülke olmamıştı. Beş kategoride yapılan yarışlar sonunda Amerika 5 Altın, 4 Gümüş, 4 Bronz kazandı. Kanada sadece iki teknenin yarıştığı Sekiz Tekte gümüş aldı.

1932 Los Angeles Olimpiyatında Hokey karşılaşmalarında sadece üç takımın katıldığı müsabakalar sonunda Amerika takımı her maçında yenilmesine rağmen Bronz madalya aldı.

1936 Berlin Olimpiyatı Hitlerin Siyasi ve Askeri propogandaları ile etkili oldu.  Hakemler de bundan etkilendiler. Bisiklet yarışı finişinde Alman sporcu Toni Merkens Hollandalı bisikletçi Arie van Vliet’e faul yaprak öne geçti ve diskalifiye olması beklenirken Altın Madalya aldı.

1992 Barselona Olimpiyatında Senkronize Yüzmede bilgisayar hatası yüzünden birincilik Madalyası Kanadalı Sylvie Frechette yerine Amerikalı Kristen Babb-Sprgue’ye verildi. 1993 Aralık ayında hata düzeltildi ve Kanadalı sporcuya Altın Madalyası verildi. Amerikalının madalyası geri alınmadı.

2000 Sydney Olimpiyatında Ekvator-Gineli 100m yüzücüsü Eric Moussambani Sydney’de 100m yarışını yüzen en yavaş yüzücü oldu, buna rağmen klasmana girdi çünkü kendisini geçen iki yüzücü de hatalı start yüzünden diskalifiye oldular.

Celal Gürsoy 06.04.2016